26 Nisan 2013 Cuma

Ardahan üniversitesi ile ilgili haberler :


ARÜ’LÜLER DAĞ KAMPINDA BULUŞTU!
Ardahan Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencileri, doğayla bütünleşmek adına çeşitli adımlar atmaya devam ediyor. ARÜ’lüler son olarak, 16-17 Mart 2013 tarihlerinde, Ardahan’ın Göle İlçesi Senemoğlu Yöresi’ndeki dağlık alanda, iki günlük bir kamp yaptı. Ardahan Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencilerinin çadır kurarak bir gece konakladığı kamp, hem zorlu hem de macera dolu anlara sahne oldu.
Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ardahan Üniversitesi, Ardahan Dağcılık Doğa Sporları Arama-Kurtarma Kulübü Derneği (ADDOSAK) işbirliğiyle; 14-15 Mart 2013 tarihlerinde yapılan iki günlük “Uygulamalı Dağcılık ve Kampçılık Semineri”nin hemen ardından yapılan kampa 22 kişi katıldı.  

www.ardahan.edu.tr/?hid=235&baslik=&sayfa=26   bu bilgi bu adresten alınmıştır.


ardahan yöresi efsaneleri :

KÜR ÜZERİNDEKİ UĞUZ TAŞI EFSANESİ

Ahıska Nekeleye köyü Hırtıs arasında Ardahan'dan gelen Kura suyunun üzerinde Uğuz taşı denen iki kapı boyunda bir kesme taş vardır. Uğuzlar'dan iki kardeş o koca kaya gibi taşı bir taş ocağından keserek buraya köprü kurmak için getiriyorlar. Bunlar taşı kesip Kura'nın kıyısına koyduktan sonra öğle yemeği için evlerine giderler. Bu sırada Uğuzlar'a göre ufak yapılı bir adam da onların evine konuk gider.

Uğuz'un atının torbası bir Somar (320-330 kg. kadar) arpa alır. O ufak adam Uğuz'un gözünün koca bir kilim gibi duran atın torbasını doldurduktan sonra gücü yetmediğinden atın başını eğdirir ve kolaylıkla arpa dolu torbayı hayvanın başına takar. Uğuz'un anası bunu görünce oğullarına der ki "Sonunda dünyayı bunlar ele geçirip yiyecekler". Bu durumu gören iki Uğuz kardeş de ufak adamın gücü ile büyük işleri başardığını bu at torbası olayında gözleri ile gördüğünden Kura üzerinde kurmak istedikleri taş köprüyü yapmaktan vazgeçerler. Sonradan o uzun ve dev yapılı Uğuzlar saflık ve hile bilmezliklerinden zamanla yok olup giderler.

Uğuzlar sık sık uyumazlarmış. Uyudukları zaman da yedi gün aralıksız uyurlarmış. "Uğuz'un uykusuna yattığı" sözü buradan kalmadır.

ÇILDIR GÖLÜ DİBİNDEKİ ESKİ ŞEHİR

Eskiden Çıldır Gölü'nün dibinde bir şehir varmış. Buranın beyi Akçakala'da otururmuş. Çukurda kurulmuş olan bu şehrin, dokuz burma musluklu çeşmesi varmış. Bey "Gece gündüz çeşmeden su alanlar sakın çeşmeyi kapatmayı unutmasınlar yoksa şehri su basar" demiş.

Şehirde kadın erkek bu buyruğa uyarmış. Bir gün akşamın karanlığı basmışken çeşmeden su doldurmakta olan bir kıza yedi yıldır gurbette olan ağabeyinin geldiğini müjdelemişler. Dokuz burma musluklu çeşmenin bir musluğundan su dolduran kız sevindiğinden evine koşup giderken burmayı kapatmayı unutur. O gece karanlığında çukur yerlerdeki evleri su basarken artık dokuz burmalı çeşmenin yeri de belli olmaz. Evi biraz yüksekte olanlar işin farkına varınca çoluk çocuğun elinden tutarak hiçbir eşya almadan yokuş yukarı kaçarlar. Ertesi gün şehirden ancak kilisenin kümbeti görülür ve akşama kadar onlarda sular altında kalır. Şehirden sağ kurtulup kaçanlar Akçakala adasına gelirler. Çıldır gölü işte dibindeki o dokuz burmalı çeşmenin suyundan ortaya çıkmıştır. Eğer (güneydeki) Taşbaşından bu gölün ayağı Zarşat'a doğru akmasaydı Akçakala adası ile öteki köyleri de su basardı.

UĞUZ ÇAYIRI VE UĞUZ DAĞI EFSANESİ

Eskiler der ki Gürcülükten bile önceleri Cınıvızlar (Cenevizli-Romalılar) daha görünmeden Uğuz dağı ile çevresindeki yaylalarda Uğuz (Oğuz) denilen çok iri yapılı bir millet yaşarmış. Bu Uğuzlar'ın bir beyi varmış ki bütün Ardahan ve Cavk da denilen Akhılkelek ile Zegan (Posof'un Ilgar ve Cin Dağı kesimleri ile Şavşat sınırlarındaki Arsiyan dağı etekleri) bunun mülkü imiş. Bu Uğuz'un dağı ile çevresinde ve Kura suyu üzerindeki kışlaklar bu beyin has otlağı imiş. Öteki dağlar ve anılan yerlerde o zamanlar hep çamlık ve ormanlık imiş.

Uğuz dağının yanında her yıl 300 araba ot biçilmekte olan Uğuz'un çayırını bu bey her yaz bir Uğuz'a biçtirirmiş. Biçen adam buralarda yaylayan ve çok iri birisiymiş. Bu Uğuz, Uğuz çayırının 300 arabalık otunu bir günde hem biçer hem de yığarmış.

Uğuz bir yaz günü buraları tırpan ile biçerken bacısı kendisine öğle yemeği getirir. Sıcakta biçen*le uğraşırken kendi terinin buğusu gözlerini bürüyen Uğuz çayırın gür bir yerinde kızgın kızgın çalışır. Bu sırada omzunda heybesiyle öğle yemeği getiren ve yanına yaklaşan bacısını gözü görmez ve otlarla birlikte onu da ikiye biçer ve bunu yaparken bile farkına varmaz. Kol başına geldiğinde bel den çıkarttığı masatını tırpanına vurmaya çalışan Uğuz bir de görür ki tırpanı al kana boyanmış.

"Bir hayvanın canına mı kıydım" diyerek yazıklanırken hemen o kol boyunu dolaşır. Bir de ne görsün öğle yemeğini getirmiş olan bacısını ikiye biçmiş. Hiddetle masatı yere vurur aktaştan olan mastın yarısı çayıra saplanır. Bugün dışarıda kalan kesimi bir adam boyundan yüksektir. Ellerini yere vurup tırpanı da bırakarak hemen bacısının iki parçasını birleştirip masatın dibine gömer. Kendisi kederinden Uğuz dağının tepesine çıkar ve orada ölür.

KURŞUN ASKER EFSANESİ

Posof ilçesine bağlı secede de Kahraman Mehmetçik hudut karakolunda nöbetçidir. Kulağına sesler gelir ve karşı tepeden düşman görünür. Arkadaşları duysun diye silah atar, onlar gelinceye kadar düşman sarar. Ruslar kurşun yağmuruna tutulur. Bu köye "Kurşun Çavuş" denmiştir.

TEKÇAM EFSANESİ

İlimizin merkeze bağlı Ovapınar Köyü dağlarında bulunan ormanlık bir alan zamanla yok olur, ancak bir tane çam ağacına kimse dokunmaz. Geceleri ağacın etrafında mumların yandığını gören yöre halkı bu çam ağacının kutsal olduğuna inanır ve dilek dilemek için buraya gelir. Ancak bir gün çevredeki köylerden birinde yaşayan bir adam ağacı kesmeye karar verir. Ağacın yanına gelerek baltasıyla kesmeye başlar ve baltayı vurduğu yerden kan gelir. Ağacı kesmeye kararlı olan adam vazgeçmez ve ağacı keserek evine götürür. O günün akşamında bu bölgeye görülmemiş derecede bir yağmur yağar ve adamın yaşadığı köyden bir sel geçer. Sel köyden sadece bu adamın evini ve ailesini götürürken, başka kimseye zarar vermez

Bugün ağacın bulunduğu yerde "Tekçam" denilen bir çeşme akmakta ve yöre halkı yağmur yağmadığı zaman buraya gelerek yağmur duası etmektedir.


7575.blogcu.com/ardahan-ve-yoresindeki-efsaneler-yoresel-yemekler/1128294
 bu bilgi bu adresten alınmıştır.

  1. ARDAHAN ERKEK GİYİM

    •Akalık
    •Mugay papak
    •Körüklü Çizme
    •Kilot pantolon
    •Deri Papak
    •Sallama Kemer
    •Arkalık - Mahmud
    •Bezment
    •Badış Çorap
    •Çalçuha
    •Karabağ Çarık
    1. ARDAHAN BAYAN GİYİM

      •Arkalık
      •Dinge
      •Poturlu Entari
      •Yelek
      •Gümüş Kemer
      •Abbası Kemer
      •Kundra Ayakkabı

      www.forumdas.net/ardahan/ardahanin-yoresel-kiyafetleri-106982 bu bilgi bu siteden alınmıştır.
ardahan yöresine ait atasözleri:

Aça üç yorgan örtmüşler gene üşüyorum demiş
Açık göte her gelen tükürür
Açıkta kalanı it yer, sahipsiz olanı kurt yer
Açma sırrın dostuna o da verir dostuna
Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü
Adam ağzında söz, kazan altında köz olur
Adam baştan ağaç yaştan bilinir
Ağ gün ağadır, kara gün karardır
Ağanın malı gider, hizmetkarın canı gider
Ağza bak, söze bak
Ağlamayan çocuğu süt vermezler
Ağzı ne diyer dili ne diyer

atadan.wordpress.com/2007/05/08/ardahan-yoresi-atasozleri/ bu bilgi bu adresten alınmıştır.

ardahan yöresine ait türküler :


TÜRKÜLER
  • Ardahan'ın yolları
  • Göle'li gelin
  • Sabuni koydum leğene
  • Hele sen Göle'nin neyini gördün 
  • ardahanliler.tr.gg/ARDAHAN-Y.oe.resine-Ait-T.ue.rk.ue.-ve-Maniler.htm bu bilgi bu adresten alınmıştır.

ardahanın yöresel oyunları:

Ardahan’ın yörelerinde hemen hemen aynı oyunlar oynanır estürüman olarak genellikle davul ve zurna , Kafkas oyunlarında ise Akordeon ve nağara adı verilen davul kullanılır. Yörede genellikle halay ve bar oynanır bu oyunların oynandığı toplumsal alanlar ise düğünler, nişanlar, asker uğurlamaları, üzüntü ve sevinç gibi duyguların ifade edildiği durumlardır. Yöremizde oynanan belli başlı oyunl
ar ise şunlardır.
 www.ardahankulturturizm.gov.tr/belge/1-45873/yoresel-halk-oyunlari.html   bu bilgi bu adresten alınmıştır.
ardahanda geçim kaynağı :

Hayvancılık
Hayvancılık ilce halkının önde gelen geçim kaynağıdır Doğa ve iklim koşullarının elverişli" olmasından hayvancılık diğer geçim kaynaklarının önüne geçmiştir.
Burada 93.000 koyun ve 70.000 civarında da büyük. Aynca, kırmızı, yerli ırkın verimi daha verimli olan ve ya diğer ırk hayvan yetiştirmek için kurulan devlet üretme
çiftliğin (inekhanej de 700 koyun ve 600 de büyük hayvan beslenmektedir. Bu müessesenin kapladığı alan 29.000 dönüm yayla, mera ve çayırlık büyük bir arazidir.
Arıcılık
Arıcılık uzun yıllardır hobi olarak yapılırken çevre illerden gelen arıcıların özendirici davranışları ve bölge gelişmeler göstermektedir.
Ticaretİlçede genellikle ticari hayvan ve hayvansal ürünlerin hayvan pazarı, yerli alıcılarla birlikte ilçe dışından gelen yabancı tüccarlarında katıldığı canlı bir merkezdir. Ancak seksenli yi Harda başlayan göç ticaret hayatını olumsuz etkilemiştir.
EğitimHemen her köyünde ilk okul bulunmakla birlikte Çayırbaşı bucağında bir temel okul, merkezinde 3 ilk okul, bir orta okul, bir lise, birde kız sanat okulu bulunan ilçede eğitim düzeyi ülke ortalamasının üzerindedir. 
www.yigitkonagi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=27&Itemid=30
bu bilgi bu adresten alınmıştır.


ardahanın iklimi:



Ardahan

İklim ve Bitki Örtüsü

İklim: Ardahan ilinde sert bir yüksek yayla iklimi hakim sürer. Sibirya yüksek basınç merkezinin tesiri altında olduğundan, kış yedi ay devam eder. Kar yağışı fazla olduğundan, toprak uzun müddet karla kaplı kalır. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri yok denecek kadar kısa sürer.


www.cografya.gen.tr/tr/ardahan/iklim.html   bu bilgi bu adresten alınmıştır.

ardahan ve yöresel lezzetleri:

Anadolu'da her yörenin kendine has yemek kültürü ve damak zevki olduğunu görürüz Bu kültür, yörenin coğrafi ve iklim özelliklerini üzerinde taşır Bu nedenle Ardahan'da da tarım ve hayvancılığa dayalı bir mutfak kültürü gelişmiştir Yörenin yemek kültürü ağırlıklı olarak tahıl, et ve hayvansal ürünlere dayanmaktadır Tahıl ürünü olarak en çok arpa ile buğday kullanılır Kaz etinin yörede ayrı bir yeri bulunmaktadır Sığır ve ko*yun eti de yaz aylarında taze, kış aylarında da kavurma olarak fazlaca tüketîlmektedir sebze cinsîn*den gıda maddelerinin başında ise patates, kuru fasulye ve soğan gelir Yörenin kendine özgü birçok yemek çeşidi bulunmaktadır Bunlardan çorba olarak ayran aşı, helle aşı ve püşrük aşını, hamur işi olarak bişi, mafiş, kayıtma, hingal, kete ve katmeri, tatlı olarak da, baklava, lokum tatlısı, irmik helvası, un helvası ve hasutayı sayabiliriz


www.forumlord.net/ardahan/66109-ardahan-yemek-kulturu-ardahan-yoresel-yemek
leri.html#ixzz2RaaSydBk bu bilgi alınmıştır.
Ardahan çok eski bir tarihe sahiptir. İlk bilinen sakinleri Hurrilerdir. Daha sonra Hititlerin hakimiyetine girdi. Bölge daha sonra Urartuların işgaline uğradı. Asurlular ve Babiller bölgeye hakim olmak istedilerse de başarılı olamadılar. M.Ö. 7. asırda Perslerin istilasına uğradı. Persleri yenerek burasını ele geçirdi. M.S. 395'te Roma ikiye bölününce, bu bölge de bütün
Persler İran’a hakim olan eski bir kavim. Ari ırkına mensup, Hint-Avrupa kavmidir. M.Ö. 2000 yılında, kuzeyden gelip, Orta İran’a yerleştiler. Eski Ortadoğu’ya hakim Elamlılar ve Medlerin hakimiyetinde yaşadılar.
www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/ardaha  buradan alınmıştır.